Karaçay- Malkar Tarihi

Tarihi geçmişi çok eski devirlere dayanan bir bölgede yaşayan Karaçay-Malkarlılar yüzyıllar boyunca Kafkasya’yı hakimiyeti altında tutan atlı göçebe Türk kavminin torunlarıdır. Günümüzden 3500 yıl önce kuzey bozkırlarından gelerek Kafkaslar’a giren Türk kökenli Kimmerler, Karaçay-Malkar Türkleri’nin atalarıdır. Çeşitli kavimlerin istila hareketlerinden korunmak için, dağlarda kendilerini dış dünyadan tecrit eden Karaçay-Malkar Türkleri, 3500 yıl boyunca Türklüklerini muhafaza etmişlerdir. 1828 yılına kadar Rus idaresine tabi olmayan Karaçay-Malkar Türkleri, sayısız ayaklanma ile Ruslara karşı çıktılar. 1864 yılında Rusya’nın hakimiyeti ile birlikte, Kafkasya'da büyük bir göç yaşandı. Rusların Kafkasya’yı işgali sonunda, 1880'li yıllardan itibarenzaman zaman Karaçay-Malkar halkının bir bölümü diğer Kafkas kabileleri ile birlikte Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Bugün bugöçmenlerin torunlarından yaklaşık 25.000 Karaçay-Malkarlı Türkiye’de, 2000 civarında Karaçay-Malkarlı ise Suriye’de, bir kısmı da ABD'de yaşamaktadır. __________________ n fetih hareketinden kurtulabilmiş pek fazla millet bulunmamaktadır. Bu ayda Kafkasya'nın Elbruz kendi deyimleriyle Mingi Tav eteklerinde yaşayan bir Türk topluluğunu, göçü, gelenek ve göreneklerini inceleyeceğiz. Bu ay Konya'nın Sarayönü ilçesine bağlı Başhöyük beldesine, Karaçay Türklerine misafir olduk. Öncelikle Karaçaylar ve dolayısıyla Malkarların etnik durumuna hem bilimsel hemde mitolojik açıdan bakmayı uygun gördük.
Mitolojideki hikâyesi:
Karaçaylılar koban nehrinin doğduğu Elbrus dağının yüksek yerlerinde yaşamaktaydılar. Aralarında ise “Karça” isimli topluluğun beyi yaşamaktaydı. Karça kavimine emir vererek kati suretler koban nehrine orada yaşadıklarını gösteren bir delil bırakılmamasını söyler. Köyde yaşam devam ederken aralarından biri birgün ağaçtan yeni kesilmiş yuvarlamayı suya düşürmüş. Nehrin aşağılarında ise kalabalık nüfuslarıyla Kabartı Çerkezleri (Kabardey) yaşamaktaymış. Bu kabardeylerin “kaykuta” isimli bir beyleri varmış. O sıralar zaten şüphelenen kaykuta koban nehrine, nehre düşenleri toplayıp getirmesi için bir nöbetçi tutmuştu. Nöbetçide nehire düşen yuvarlamayı alıp kaykuta'ya götürmüş. Kaykuta yuvarlamayı görünce adamlarınıda alarak koban nehrini takip eder elbrus'un yüksek yaylalarında karça ve halkını bulmuş. Kaykuta halka seslenerek ülkenin ve dağların sahibinin kendisinin olduğunu söylemiş ve onlardan vergi istemiş. Karça ve halkı ise hane başına birer tosun vermeyi kabul etmişler. Yıllar bu şekilde akmaya devam etmiş. Bir süre sonra karça ve kavimi için vergi ağır gelmeye başlar ve gururlarını rencide etmeye başlar. Bu vergiyi bundan sonra vermeyelim diye karar alırlar. O zamana kadar her yıl kaykuta'nın 40 adamı köye gelip ertesi günde tosunları alıp köyü terk ederlermiş. Vergi zamanı gelmiş ve 40 kabardey asker köye gelmiş. Karça halkı ise karar gereği evlerine birer birer misafir olan 40 askeri öldürüp sabah namazı karça'ya bildireceklermiş. 39 misafiri kesip öldürmüşler ancak içlerinden Adurhay isimli kişiyi kan tuttuğu için kesememiş. Karça beylerine sonuncuyu da bulup kesmeleri için emir vermiş. Onlarda 40. yı bulup kesmişler. Bu olaydan sonra hala karçaylılar arasında söylenmekte olan bir söz ortaya çıkar “ kan körse ölü ketgen adurhay “. Bu olaydan sonra karça ve kavimi koban nehrinin yukarısında çoğalıp Karaçay halkının atalarını oluştururlar.
Bilimsel yaklaşımı ise;
Kimi kayıtlara göre kavimler göçünden 150 yıl önce bu bölgeye yerleşen Bulgarlar, kavimler göçüyle gelen hunlar ve daha sonra bölgede tam hâkimiyet kuran Kıpçakların binlerce yıl sonra etnik etkileşiminden doğmuş bir boy olduğunu ileri sürer. Karaçay – Malkar Türklerinin etnik oluşumunu Xlll - XlV y.y. da tamamladığı varsayılmaktadır. Kimi kayıtlar ön Kafkasyalı hun Bulgarların burcan köyü Karaçay Malkar halkının tarihsel ataları olduğunu işaret etmektedir.
Kafkasya'da egemenliği Ruslara kaptıran ve yenilen imam şamil ve Kafkasya milletlerinde İslam ülkelerine hicret isteği baş göstermişti. Karaçay Türkleride bunlardan biridir. Karaçay Türkleri hem dini inançları açısından hem de sosyo-ekonomik açıdan hicrete karar verdiler. 1905 yılında hicrete başlamışlardır. Ramazan bayramının 1. gününde başlayan göç Sultan Abdülhamid2in Anadolu'yu Türkleştirme politikaları açısından iyi bir gelişmedir. 1000 hanelik göç grubundan 500 hanesi 1905 yılından Sultan tarafından yaptırılan baş höyük
Evlerine yerleştirilir. Kısa zaman içinde de bu çalışkan insanlar bölge ekonomisinin canlanmasını sağlarlar. Rus vahşetinden henüz kurtulmuşken Osmanlının ilk girdiği savaşta yani balkan harbinde nefer olup şehitler vermişler. Daha sonrada Çanakkale ve kurtuluş savaşlarında şehitler vermişler, gazi olmuşlar. Böylelikle milli mücadelede aktif rol almışlar. 1957 de başta Amerika olmak üzere Avrupa'nın pek çok ülkesinde çalışan, okuyan ve yaşamlarını sürdüren Başhöyüklüler yazları kasabalarında buluşuyor. Gittikleri yerlerde de birlikte yaşamaya özen gösteren Karaçaylılar geleneklerini mümkün mertebe korumaya çalışarak gelmişler.
Günümüze kadar devam eden korunan adetlerinin biri nakırdadır. Karaçay kız ve erkekleri düğünlerde, toplantılarda birlikte bulunurlar. Bu toplanmalar gençlerin birbirini tanıma fırsatı bulur. Bu toplantılar aynı zamanda geleneklerini öğrenme açısından önem arzeder. Bütün toplantılarda Karaçay geleneklerini iyi bilen ve hatırı sayılan “tamada” bulunur. Aynı sülaleden veya kabileden olan kişiler arasında kesinlikle nakırda yasaktır.
Nakırda yani karşılıklı sohbet iyi geçerse arkadaşlık başlar. Erkek arkadaşlarını alarak kızın evine gider. Kız da arkadaşlarıyla evde hazır bulunur. Burada eğer karşılıklı anlaşırlarsa ve evlenmeye karar verirlerse ,,,,,,,, Daha sonra hediyeleşme faslı başlar. Evlenme zamanında ise ailelere bildirilir. Anne ve baba da uygun görürse evlilik gerçekleşir. Aile büyüklerinden izin alınamayan durumlarda kız kaçırılır. Kız kaçırma olayı olsa dahi bütün takıları ve düğünü yapılır. Karaçaylılar genelde kendi içlerinde evlenirler.
Karaçay mutfağı hıçın, kak, kaşık, börek, çörme, bışlak börek ve carkoy gibi kendine has lezzetli yemekleri ihtiva eder.
Oyunları dansları ise Anadolu halk oyunlarından çok farklı özellikler ve enstrumanlara sahiptir. Kafkasyada yaşayan tüm milletler binlerce yıllık beraber yaşamdan sonra farklı bir halk dansı üretmişler. Erkek ve kız kıyafetleri de Karaçay halkında tipik Kafkasya özelikleri gösterir. Danslarda erkekler için çeviklik kızlar da zerafet esas alınır. Her toy veya durum için farklı oyunlar oynanır. Vig genelde düğünlerin başlangıcında ve bitişinde oynanan bir seromon çeçen tam bir coşku dansı, lezguka, islamey gibi pek çok farklı dans figürleri düğünlerin vazgeçilmezidir. Akordeon en sık kullanılan enstrumanlardandır.
Kasaba neredeyse Türkiye için örnek kasaba vasfı taşımaktadır. Tahsil düzeyi pek çok şehirden bile üst düzeyde fiziki saflar ise bir kasaba için neredeyse mükemmel bir konumdadır. Kaybolup gitmekten ve geleneklerin dejenere olması kaygısından başka ciddi problemleri olmayan başhöyük yiğit Karaçay Türklerine teşekkür ederiz.

Başka bir kaynak:
Coğrafi konum
Rusya Federasyonu'na bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti Kafkasya'nın Orta Kafkaslar adı verilen bölümünden batıya uzanan toprakları üzerinde yer alan sarp ve dağlık arazilerden, derin vadiler ve yüksek platolardan oluşur. Geri kalan kısmı ise kuzeydeki bozkır görünümlü geniş düzlüklerle kaplıdır.
Kuban Vadisi'nin orta ve yüksek kesiminde yer alır. Kuzeyinde Rusya (Stavrapol), doğusunda Kabardey-Balkar, güneydoğusunda Gürcistan, güneyinde Abhazya ve batısında ise Rusya ve Adıge bulunmaktadır. Başkenti Çerkesk'tir (115.000). Bu bölgenin toplam nüfusu 422.000'dir. Yüzölçümü ise 14.000 km2'dir.
Siyasi yapı
Daha önce "Özerk Bölge" olarak anılan Karaçay-Çerkes, 1992 Federasyon Anlaşması gereği Cumhuriyet statüsüne yükseltildi. Bölgede etnik ayrımcılık, Kafkasya'daki diğer cumhuriyetlere nazaran azdır. 4 Şubat 1996'da Uluslararası Çerkes Halkları Birliği'nin idari komitesi ve konseyinin toplantısı Abhazya'ya yaptırımlar uygulama kararını protesto etmek için yapıldı. 6 Mart 1996'da cumhuriyetin Cumhuriyetçi Başkanlık konusundaki referandum sonuçlarına dayalı yeni bir anayasal sistem benimsendi. Rusya Federasyonu ile sorumlulukları paylaşma konusunda anlaşma sağlanmıştı. Komünistler, bu muhafazakar bölgede hakim parti olarak kaldılar ve 1995'in sonundaki Federal Parlamento seçimlerinde oyların % 40'ını kazandılar.
Sosyal ve kültürel özellikler
Karaçay-Çerkes toplumu Sünni-Hanefidir. Çerkesler Kafkas dil grubunun Abhaz-Adıge kolundan, Kabardeylere yakın bir dil konuşurken, Karaçayların ana dili Balkarlar gibi Kıpçak grubundandır. Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'nde 59 bin öğrencinin okuduğu 181 ortaokul, 5100 öğrenciye eğitim veren teknik okul ve 4100 öğrencili bir üniversite bulunmaktadır. Yılda Karaçay dilinde 47 bin, Çerkes dilinde 6.000 kitap basılmaktadır. Karaçay dilinde 139 bin tirajlı 2 dergi, 889 bin tirajlı bir gazete yayınlanmaktadır. Bu bölgede 200 kütüphane, 240 kulüp, çok sayıda müze ve tiyatrolar bulunmaktadır.
Ekonomik durum
Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti bol miktarda iktisadi kaynaklara sahiptir. Kömür, bakır, mermer, çinko vs. çıkarılmaktadır. Sanayi esas itibariyle Çerkesk şehrindedir. Sanayinin % 65'i buradadır. Başlıca sanayi sahaları petro-kimyadır. Gıda maddeleri ve makine üretiminin yanısıra tekstil sektörü güçlüdür. Tarımda en çok bitki üretimi yapılmaktadır. Hububat, şeker pancarı, ayçiçeği, patates çok üretilmektedir. Hayvancılık da oldukça gelişmiştir. Özellikle at yetiştiriciliği çok önem taşımaktadır.

Karaçay - Çerkes Cumhuriyeti
Karaçaylar, Balkarlarla kardeş kavimdir. Bu cumhuriyetteki Karaçaylıların nüfusu 130 bindir. Yani nüfusun % 31 'i. Nüfusun % 42'sini Ruslar, % 10'unu Çerkesler, % 7'sini Abazalar, % 3'ünü Nogaylar, % 7'sini de Ukraynalılar vd. kavimler oluşturmaktadır.
Karaçaylılar 1926 yılından, sürgüne gönderildikleri 1944 yılına kadar kendi özerk bölgelerinde yaşadılar. 1957 yılında affedilerek geri döndükten sonra eski topraklarına yerleştiler. Fakat özerklikleri geri verilmedi. Çerkeslerle birlikte Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi idaresi altına alındılar. Planlı Sovyet-Rus propagandalarıyla, cumhuriyette yaşayan Çerkes, Abaza, Rus ve Ukraynalıların Karaçaylılarla arası açıldı.
Çerkeslerden ayrılıp ayrı cumhuriyet olmak isteyen Karaçaylılar, Camagat adlı bir örgüt kurdular. Bu örgütün önderliğinde toplanan Karaçay Halk Temsilciler Meclisi 17 Kasım 1990 günü bir kongre düzenleyerek Karaçay'ın bağımsızlığını ilan etti. Moskova bu kararı tanımadı. Karaçaylıların bağımsızlık ilanı bölgede bulunan Çerkes, Abaza, Rus ve Ukraynalılarla Karaçaylılar arasında gerginlik meydana getirdi. Ayrıca bölgedeki Abazalar, Karaçaylıların kendileri üzerindeki baskısından rahatsızlıklarını belirtiyorlar. Bölgede tam manasıyla sevgisizlik ve gerginlikler hakim. Etnik grup önderleri akıllı davranmazlarsa bölgeden her an çatışma haberleri gelebilir.>

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol